Feng Shui, rüzgâr ve su anlamına gelir. Çünkü hava ve su, tüm yaşam formlarının var olmaları için gerekli oldukları gibi, mükemmel chi taşıyıcılarıdır da. Feng Shui, chi diye adlandırılan yaşam kuvvetine dayanır. Ancak Feng Shui, içinde yaşadığımız mekanla ilgilenir.
Chi, canlı cansız her nesnede bulunan yaşam kuvveti, yani enerjidir. Tıpkı su ve hava gibi, chi’de temiz olması ve kirleticileri biriktirmemesi için sürekli hareket halinde olmalıdır.
İdeal olarak chi evlerimizin içinde daima boşlukta akmaktadır. O herhangi bir nedenle sıkışıp kaldığında aile üyeleri bunu hissedeceklerdir. Onlar kendilerini yorgun ve isteksiz hissedebilirler, ilişkileri bozulabilir, hastalanabilir veya kötü ruh halleri yaşayabilirler.
Feng Shui uygulayıcısı evdeki enerji tıkanıklıklarını saptar ve onları uygun Feng Shui yöntemleriyle açar.
Çinlilere göre fiziksel ya da duygusal her sorunun açıklaması o bedenin chi’sinde yatar. Dolayısıyla sağlıklı ve mutlu bir yaşamın anahtarı sakince akan nitelikli bir chi’nin içeriye akmasıdır. Chi, insanla çevresini birbirine bağlar. Bedenimizin chi’sini yükseltebilmemiz, çevremizdeki iyi chi’yi yükseltebilmemizle ilişkilidir. Yaşadığımız mekânın chi’si ne kadar yüksek ve nitelikli ise onun içinde yaşayan ve onunla sürekli etkileşim içinde olan bizlerin chi’lerimiz de o kadar yüksek ve nitelikli olur.
Yaşadığımız yeri ve evimizin her odasını nasıl düzenlediğimiz, evimizdeki chi’nin dengesini belirler ve yaşam kalitemiz üzerinde büyük etkisi vardır. Yaşanacak en iyi yer, bol miktarda iyi chi olan yerdir. Chi’nin düzeyi çok fazla veya çok az değil, gerektiği kadar olduğunda, akışı serbest ve sakince olduğunda, niteliği yüksek olduğunda, yani chi dengeli olduğunda iyi chi var demektir. Aşırılık, yetersizlik ve dengesizlik durumunda ise kötü chi vardır. Feng shui, kötü chi’yi iyi chi’ye dönüştürmek için tavsiyelerde bulunur. Feng Shui, çevremizle uyum içinde yaşayabilmek için çevremizdeki chi’yi belli prensipler içinde düzenleme sanatıdır.
Feng Shui, evimizi veya iş yerimizi, onunla uyumlu veya uyumsuz bir beraberlik sürdürdüğümüz yaşayan bir varlık olarak kabul eder. Evimizin, içinde yaşanacak harika bir yer haline gelmesi ve hayatımız boyunca bizi beslemesi, koruması ve desteklemesi için onun tüm yaşamımızın kalitesi ile olan yaşamsal bağını kavramamız ve onu canlandırıcı ve canlı tutucu değişiklikleri yapmamız gerekir.
Feng Shui Çin’de üç bin yıldan fazla zamandır uygulanmaktadır. İlk uygulayıcılar evler veya köylerin nereye ve nasıl kurulması gerektiğiyle ilgileniyorlardı. Günümüzde batılı yaşamın getirdiği kalabalıklaşma ve kentleşme çoğumuza böyle bir imkân vermemektedir. Dolayısıyla bugün Feng Shui uygulayıcılarının esas işi evin iç tasarımıdır.
Feng Shui uygulamak için, mobilyaların yerleştirilişinde küçük değişiklikler yapmak ve Feng Shui prensiplerine, ailenin bütçesine ve zevklerine uygun küçük birkaç obje eklemek yeterli olabilir. Evimizde kanıtlanmış Feng Shui tekniklerini uygulayarak sağlığımızı düzeltebilir, ilişkilerimizi düzenleyebilir, ruhsallığımızı geliştirebilir, kendimiz ve ailemiz için bolluk ve bereket yaratabiliriz. Feng Shui sanatını uygulayan birçok insan, sağlık, sevgi, aile ve iş yaşamlarında büyük gelişmeler kaydettiklerini, yaşamlarına daha fazla mutluluk ve bolluk getirdiklerini ifade etmişlerdir.
Feng Shui’yi öğrenmeniz, sizi güçlendirip hayatınızda olumlu değişiklikler yapmanızı sağlayacaktır.